5 ARALIK DÜNYA TOPRAK GÜNÜ

by Ahmet Kutanis

Toprak nedir? İlk bakışta içinde mineral, su, organik ve inorganik maddelerin karışımı olan ölü bir parça gibi gözükse de aslında çok daha değerlidir. Sadece bitkiler için besin deposu olmakla kalmaz aynı zamanda doğada devam eden azot ve karbon döngülerinin oluşmasında da rol oynar. Özetle, insan sağlığının ve dünya üzerindeki yaşamın sürekliliği toprağın varlığına bağlıdır aslında. 

Bu öneminden dolayı 2002’de Uluslararası Toprak Bilimleri Birliği 5 Aralık’ı Dünya Toprak Günü olarak kabul etmiş, ardından 2013 yılında ise Birleşmiş Milletler 68. Genel Kurulu’nda Gıda ve Tarım Örgütü’nün talebiyle 5 Aralık Dünya Toprak Günü resmi olarak  kabul edilmiştir.

Peki bu değerli toprağımızın ülkemizdeki durumu nedir?

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü istatistiklerine göre her yıl 40 milyon tonun üzerinde elektrik atık üretiliyor ayrıca üretilen plastiğin üçte biri toprağa bırakılıyor. Ev atıklarının yarıya yakını organik olmasına rağmen çöp sahalarına terk ediliyor. Ticari amaçla üretilen kimyasalların (50-100 bin) beşte biri boşa gidiyor. Kentlerin katı atıklarının %80’i geri dönüştürülmüyor ve toprağın üstünde çöp olarak bırakılıyor. Zirai ilaçlar sayesinde toprak ilaçlamıyor ve toprak kirli-tortuya maruz bırakılıyor. Böylece bu kirlilikler her geçen yıl artıyor.

Toprak bu durumda olunca, gıda yüzünden büyük miktarda (420 bin) insan ölümleri, tarım alanlarının kaybı , toprağın veriminin %90 oranında azalması gibi durumlarla karşılaşabiliriz. Ayrıca TEMA Vakfı Ankara Temsilcisi Nevzat Özer şu sözü ile toprağın önemini ve ülkemizdeki durumunu çok iyi  özetliyor: “Türkiye her yıl 1 milimetre, 10 yılda 1 santimetre kalınlığında toprağını kaybediyor. 1 santimetre kalınlığında bir toprak tabakasının oluşması için en az 300 ile 1000 yıl gerekiyor.”

Doğru Atık Yöntemi sayesinde toprak kirliliğin çoğu azaltılabilir. Bu da atıkların düzgün bertaraf edilip toprağın kimyasallara maruz kalmamasını sağlıyor. Ayrıca evlerde oluşan organik atıklar da doğru şekilde bertaraf edilirse atık bekleme alanlarında metan gazı gibi patlayıcı bir gazın oluşması engellenebilir.

Geri dönüşüm ve Geri kullanım: Şayet ürettiğimiz atığı azaltırsak  dolaylı olarak toprağı da daha az kirletmiş olacağız. Bu yüzden geri dönüşüm ve yeniden kullanım ile toprağa olan zararımızı en aza indirebiliriz. Geri dönüşüm demişken, kullandığımız poşetler, plastik su şişeleri vs. doğa ve toprak için zararlı olan maddelerin kullanımını minimuma indirerek ve geri dönüştürülebilen ürünler kullanarak toprağı önemli ölçüde kirletilmesine engel olabiliriz.

Toprak Bozunumu ve Rehabilitasyonu:

Uygun alanlarda ağaçlandırma veya bitkilendirme çalışmaları yapılarak erozyonun önüne geçilmesi,

Orman, mera ve turba alanlarında organik madde zenginleştirmesi yapılması,

Toprak tuzlanması azaltılarak buharlaşma kayıplarının önlenmesi,

Dengeli gübre kullanımı ile toprak asitlenmesinin önüne geçilmesi,

Pestisit kullanımını standartlara uygun bir biçimde gerçekleştirerek toprak biyoçeşitliliğinin korunması ve zenginleştirilmesi,

Araç kullanımına bağlı yüzey basıncına kısıtlama getirerek toprak sıkışmasının önlenmesi,

Yüzey ve yüzey altı drenaj sistemleri ile verimli su kullanımı sağlanması, böylece toprak su yönetiminin iyileştirilmesi hedeflenmelidir.

Toprağımız ve kaynaklarımız sınırlı ve gün geçtikçe tükeniyorlar. Şayet buna dikkat  etmezsek olaylar bütün insanlar için tehlikeli bir hal alabilir. Ama bireysel olarak alacağımız küçük önlemler ile büyük şeyler başarabiliriz.

Related Posts

Yorum Yap